Basım-Yayım sözleşmesinde kararlaştırılan süre içinde basılmayan kitabınız için neler yapabilirsiniz? Yayıncıyı nasıl zorlayabilirsiniz?
Örneğin, yazar A ile Muhatap B Yayın Hizmetleri (Yayıncı) arasında 05.11.2019 tarihinde bir Basım –Yayım sözleşmesi imzalanmış olsun bu sözleşmede yayıncının eseri en geç Ocak 2020’de piyasaya arz edeceği kararlaştırılmışsa ve Mart 2020’ye gelene dek eser hala basılmamış ve halka arz edilmemişse burada yayıncının sözleşmeye aykırı davranışı vardır. Bu noktada bir yazar olarak mağduriyetinizin doğduğu şüphesizdir. Bu mağduriyet maddi ve manevidir. Yayıncı tarafından siz yazara gösterilen tutum, oyalama sözleri ise ve yazar olarak zamansal açıdan sürekli ötelenmişseniz iyi niyetinizi suiistimal eden yayıncıdan haklarınızı talep etmelisiniz.
Kitabınız, 5846 sayılık kanun olan FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU (FSEK) madde 1/B gereği eser kapsamındadır zira maddenin a bendinde eser kavramı, “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder şeklinde açıklanmıştır. Kitap vasfı ile bahse konu eser FSEK m.2 kapsamında İLİM VE EDEBİYAT eseridir.
Yayıncının, siz yazardan eseri basıp halka arz edeceğini beyan ederek örneğin 10.000 TL ödeme almış olması ve buna karşın kendi edimini ifa etmemesi yapılan ödemeyi sebepsiz kılar. Bu ödeme banka dekontları ve fişler ile ispatlanabilir. Bu ödeme haksız kazanç niteliğini haizdir. Yazar olarak hem zaman kaybı yaşamış, hem de yayıncı tarafından ödenen paranızın nemalanmasına engel bir durum yaratılmıştır.
Yayıncıdan ilk talebiniz ihtarnamenin yayıncıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde siz yazara ait eseri özen yükümlülüğüne ve sözleşmesel sorumluluğuna uygun olarak basmak ve halka arz etmektir. 7 gün içinde eser basılmadığı, halka arz edilmediği takdirde yayıncıdan siz yazara ait maddi ve manevi zararların giderilmesi istenebilir. Ayrıca yayıncıya ödenen basım parası örneğin 10.000 TL’nin faizi ile geri ödenmesi ihtarname ile talep edilebilir.
Yazara ait manevi zararlar, yazar sıfatı ile sahip olduğunuz ve tanınmış itibarınızda meydana gelen zedelenmeler ve ihtara konu eserinin yayımlanmamasında duyduğunuz acıdır.
Yazar FSEK m.8 gereğince eser sahibidir ve bu nedenle fikri hakları vardır. FSEK’ten kaynaklı fikri hakların yanı sıra Türk Medeni Kanunu’ndan kaynaklı kişilik hakları da vardır. Bunlar kişinin şan ve şöhretini ifade eden değerlerdir. Eser sahibine tanınan hak ve salahiyetler eserin bütününe ve parçalarına şamildir.
Yazarın itibarında meydana gelen zedelenmelere örnek olarak, yazarın yayıncı ile yaptığı basım- yayım sözleşmesinin imzalandığı güne dair sevincini bir görsel ile Instagram takipçi ve okurlarına duyurmuş kitabının basılacağını haber vermiş ama aylar geçmesine rağmen okurlarına karşı yalancı duruma düşmüş olmasıdır. Veya bir başka örnek olarak yazarın Youtube Kanalında yayıncı tarafınızdan kendisine gönderilen kitap görselini takipçileri ve okurları ile paylaşmış, kitabın yakında basılacağını duyurmuş ama bu söylemleri sonuçlanamadığından itibar kaybı yaşamıştır. Benzer şekilde, bir başka örnekte 2020 yılının Ocak ayında basılmayan kitap hakkında, yayıncı tarafından mesajlar üzerinden 2020 Şubat ayında basılacağına dair taahhüt verilmesi üzerine, yazarın konuk olduğu bir TV kanalında eserinin Şubat ayında basılacağını beyan etmiş, okurları ile heyecanını ve sevincini paylaşmış ama bu sevinci kursağında bırakılmış olması da bir itibar ve güvenilirlik kaybıdır. Yazar olarak bu durumda duygusal olarak yıpranmış, psikolojik olarak çöküşe girmiş olabilirsiniz. Umutlarınızda ve beklentilerinizde her geçen sarsılmalar yaşamışsanız bunlar sizin manevi kayıplarınızdır.
Yazar olarak sahip olduğunuz eserden doğan haklarınız süresinde kitabınızı basmayan yayıncı tarafından zedelenmiştir. Bu haklar Fikri Mülkiyet Hukuku Kapsamındaki kamuya arz hakkı, eser sahibi olarak tanıtılma hakkı gibi manevi hakları ve işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil yayın umuma iletim hakkı gibi mali haklarıdır. FSEK m.14 gereğince ;” Bir eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder.” Oysa sözleşmesel ilişkide yayıncı tarafından eser sahibinin umuma arz salahiyeti hakkına zarar verilmiştir. Zira yayımlanma zamanı Ocak 2020 olmasına rağmen bu anlaşmaya uyulmamıştır ve eser sahibi münhasıran sahip olduğu yayımlanma zamanını tayin hakkını kullanamamıştır. FSEK m.18 gereğince “Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir.” ve “Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.” Bu madde gereğince, yayıncı eser sahibi ile yapılan sözleşmeye aykırı olarak mali ve manevi hakların yazar tarafından kullanımına engel olmuştur ve sözleşme ile elinde bulundurduğu yayım hakkı tekelini kötüye kullanmıştır.
TBK 487 uyarınca; “Yayım sözleşmesi, bir fikir ve sanat eseri sahibinin veya halefinin, o eseri yayımlanmak üzere yayımcıya bırakmayı, yayımcının da onu çoğaltarak yayımlamayı üstlendiği sözleşmedir.” Oysa eğer yayıncı eserinizi sözleşmede kararlaştırılan süresi içinde basmadı ise eseri çoğaltarak yayımlama borcuna aykırı davranmış olur.
TBK 491’de ; “ Sözleşmede yayıncıya belirli birkaç basım veya bütün yeni basımları yapma yetkisi verildiği hâllerde, yayıncı eserin baskı adedi tükenmiş iken yeni bir basım yapmayı ihmal ederse, yayımlatan yeni basım için yayımcıya uygun bir süre verir. Yayıncı, verilen süre içinde basımı gerçekleştirmezse; yayımlatan sözleşmeden cayabilir.” denmiştir. Bu madde yeni basım yapma için öngörülmüştür bizim örnek verdiğimiz olayımızda ise ilk bası dahi olmamıştır. Bu madde kıyasen olayımıza uygulandığında yayımcıya 7 günlük süre içinde geç kaldığı ilk basıyı yapması için süre verip, ifa gerçekleştirilmediği takdirde henüz yayıncı tarafından ifasına başlanmamış sözleşmeden cayma hakkımız olduğunu belirtebiliriz.
Karşılıklı borç yükleyen basım-yayım sözleşmesinde, TBK 117 gereğince ifa için tarih belirlendiği ve yayıncı tarafından edim süresi içinde ifa edilmediği için otomatik olarak temerrüde düşülmüştür. TBK 118 uyarınca; ”Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” Alacaklı, yazar her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Yayıncı borcunu 7 günlük süresi içinde ifa etmediği takdirde borcun ifa edilmemesinden doğan maddi, manevi, menfi ve müspet zararların da yazara ödenmesini talep edebiliriz. Zira bu durumda yazar TBK gereğince sözleşmeden dönme hakkını kullanacaktır, ifa ettiği edimini bir başka deyişle para ödemesini geri isteyecektir, bu halde artık gecikmiş ifanın yapılması talep edilemeyecek; ancak uğranılan zararın bir tazminat olarak istenmesi söz konusu olacaktır.