logo

WhatsApp İletişim

 

Miras Payının Devri Sözleşmesi

Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 677. maddesi uyarınca bir mirasçı miras payınının tamamını veya bir kısmını bir başkasına devredebilir. 677. Maddede terekenin açılmasından terekedeki malların paylaşılmasına geçen süredeki el birliği mülkiyetindeki zamanda devir sözleşmesi yapılmasını düzenlenmiştir. Miras bırakan öldükten sonra tereke açılmış olur. Henüz tereke açılmamışsa yani gelecekteki miras bırakan henüz ölmemişse bu devir TMK md. 678’deki şartlara göre yapılmalıdır, o durumda miras bırakanın devir için rızası veya devir işlemine katılması gereklidir zira mirasçının beklenen bir miras hakkı yoktur, bu devre tek başına karar veremez.

TMK 677. maddede düzenlenen devir sözleşmesi mirasçıların kendi aralarında olabileceği gibi, mirasçı olmayan başka bir 3. kişi ile de olabilir.

Eğer mirasçı bir diğer mirasçıya miras payını devretmek istiyorsa TMK 677/1 gereğince bu anlaşmayı adi yazılı şekilde yapmalıdır. Devre konu bir taşınmaz dahi olsa resmî şekilde tapuda işlem yapılmasına gerek yoktur, zira madde özel bir şekil şartı öngörmüştür. Bu devir sözleşmesi taşınmazın tapuda tescilinin sağlanması için hukukî sebebi oluşturur. Mirasçılar arası yapılan devirde devredenin miras payı derhal devir oranında azalır. Eğer devreden bütün miras payını devretmişse miras ortaklığından çıkar. Aksine bir sözleşme hükmü yoksa tüm payını devreden mirasçı  tereke borçlarından sorumlu olmayacaktır. Günlük dildeki “Miras payının kardeşe satışı” işlemleri de miras payının devri sözleşmesi ile mümkün olabilir. Eğer devir ivazlı (bir değer karşılığında) yapılacaksa devreden ve devralan kişilerin imzaları gerekir. Ama eğer ivazsız olacaksa sadece devredenin imzası yeterlidir. (Miras payının devri sözleşmesinde imza inkârı varsa araştırılmalıdır. Bu konudaki Yargıtay kararı için bkz. Y.8.HD., 15.04.2015, 2014/2871 E./ 2015/8455 K.)

Eğer mirasçı mirasçı olmayan bir 3. kişiye miras payını devretmek istiyorsa bu devir noterde düzenleme şeklinde yapılmalıdır. Bu 3. kişi devir sözleşmesine dayanarak devreden mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteyebilir. Ama 3. kişi bizzat mirasın paylaşılması aşamasına katılamaz. TMK 677/2 konuyu bu şekilde ele almıştır.

TMK 677/1 de devir sözleşmesinin aynî hak mı yoksa 677/2 deki gibi şahsî hak mı doğurduğuna dair bir netlik yoktur. Bu konuda doktrinde görüş ayrılıkları vardır. Kimi yazarlar ve hatta hâkim görüşe göre 677/1 deki mirasçılar arası devirde devir sözleşmesinin aynî hak doğurduğunu söyler. Bu durumda  miras payının devreden mirasçı, miras ortaklığından çıkar ve artık mirasın paylaşılmasına katılamaz. Miras payını devralanın payı, diğer mirasçının devrettiği oranda artar. Ancak taraflar bunun aksini kararlaştırabilirler.

Eğer devir sözleşmesinin amacı bir diğer mirasçıya aynî hak vermek ve miras paylaşılmasına katılma serbestisi tanımak ise veya devredilen pay ile diğer mirasçının payının arttırılması amaçlanıyorsa  devir sözleşmesinin aynî hak tanıdığını söylemek gerekir. Ama eğer devreden mirasçı tüm miras payını devretmiyor, kısmen miras hakkına konu olan mallar üzerindeki hakkını devrediyorsa bu durumda miras paylaşılmasına katılma iradesini saklı tutuyor şeklinde de yorumlanabilir.

Tereddüt hâlinde devir sözleşmesinin şahsî hak doğurduğunu kabul etmek daha doğru olur zira paylaşma yapılmadan önce mirasçıların miras payları somutlaşmadığından, devredenin miras ortaklığından çıkmaması gerekir. Miras paylaşıldıktan sonra miras payları somut hâle gelir ve aynî nitelik göstererek devredilebilir.

Eğer miras payını devretmek isteyen kişi tek başına mirasçı ise ortada bir miras ortaklığı olmaz. Böylece teknik olarak "miras payı" olmadığından, o kişi mirastaki tüm mallarını ve haklarını herhangi birine tamamen veya kısmen devredebilir. (TBK 202)

Devir aynî veya şahsî nitelikli de olsa, payını devreden kural olarak, tereke borçlarından diğer mirasçılarla birlikte sorumludur. Payı devralan üçüncü bir kişi ise, sadece devraldığı kısım için, bir malvarlığının devrinden doğan sorumluluk (TBK. md. 202) gereği sorumlu olacaktır. Bu durumda iki yıl süre ile devreden mirasçı ile birlikte sorumlu olacaktır.

TMK 677. Maddede anlatılan usul, mirasın paylaşılmasından önceki kısmı kapsamaktadır. Bu madde el birliği mülkiyetindeki mirasçının hareketsiz kalışını azaltmak içindir çünkü elbirliğinde tüm mirasçılar birlikte hareket etmeleri gerekir, bazen mirasların paylaşımı yıllar sürebilir. Miras paylaşıldıktan sonra artık miras ortaklığı yoktur, paylı mülkiyete geçilmiştir. Veraset senedinde açıkça el birliğinin (iştirak halinin) bozularak paylı mülkiyete  geçildiği yazılı ise tek mirasçının istemi ile doğrudan paylı mülkiyet esasına göre intikal yapılabilir ve paylı mülkiyete geçilir. Tereke üzerinde hak sahibi kişiler yazılı miras paylaşım sözleşmesi yaparak payların paylaşımını gerçekleştirebilirler. (TMK 676)

Bu konuda bir Yargıtay kararında; "Terekeye dahil taşınmazlar, paylaşılması ya da el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi ile miras malı olmaktan çıkar. Bu aşamadan sonra paydaşlar arasındaki ilişki miras ilişkisi olmayıp mal ortaklığına dönüştürüldüğünden paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan kişiler arasındaki paylaşım ve pay devrinin genel kurala göre tapu sicil memuru önünde resmî şekilde yapılması zorunludur…" (YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2016/1076 K. 2016/3257 T. 25.2.2016) denmiştir.